Kitsch

90’lı yılların başlarıydı sanırım… Fethi İzan ve bir grup arkadaşımızla, uzun Ramazan ya da Kurban Bayramı tatilini fırsat bilip, minik bir bölge turu yapmış, Adana çevresindeki illeri gezmiştik. Bu turda, hediyelik eşya satan bir dükkana girmiş geziyorduk… İçerisi, irili ufaklı heykeller, biblolar, resimler, çerçeveler ve envai çeşit başka eşya ile doluydu. Fethi dükkâna şöyle bir göz gezdirdi ve “Kitsch müzesi lan burası!..” dedi o her zamanki fırlama gülüşü ve kahkahasıyla. Dükkânın sahibi müze lafını duyunca, dükkânı hakkında iyi bir şeyler söyleniyor sanmış olmalı ki, “Gerçekten de müze gibi oldu efendim. Doğru söylüyorsunuz. Teşekkürler.” demiş ve bizleri daha da çok güldürmüştü.

“Karıcığım bak, şöminemizin üzerine asmak için harika bir resim aldım… Nasıl?..”

Gece geç vakit ofisten çıkmış eve dönüyordum… Yolun kenarında, kaldırıma dizilmiş satılan resimleri, heykelleri görünce aklıma Fethi ile yaşadığımız bu anı geldi. “Bu resimleri alıp evinin duvarına asan var mı acaba?” diye düşündüm. Veya… Gece yarısı yolun kenarında arabasını park edip, bu resimlere, heykellere bakan, inceleyen, sonra beğenip alan bir kişi… Bunu eve hangi beğeni duygularıyla götürüyordur acaba?.. Misal… “Karıcığım bak, şöminemizin üzerine asmak için harika bir resim aldım… Nasıl?..” gibi sohbetler oluyor mudur evlerde?..

Bazı evlerde, iş yerlerinde görürüm… Adam para verip almıştır, duvara asmıştır ya da masasının, sehpasının üzerine koymuştur… Bir çerçeve düşünün mesela… İçinde bir şelale resmi bulunmakta ve kenarında yanıp sönen ışıklarla, o şelale akıyormuş gibi bir görüntü sergilemekte… Veya yine duvara asılmış şömine görüntülü bir çerçevenin içinde, yanıyormuş gibi görünen bir şömine görüntüsü…  Veya bunun gibi başka şeyler.

Kitsch sanat, ürün, eşya tanımı nerede başlıyor, nerede bitiyor?..

Mesela… Parklara, evlerin bahçelerine, kapılarına konan heykellerin hangisi sanat eseridir, hangisi kitsch eserdir?.. Belediyeler bu tür sanat eserlerini(?) para verip alırken, bir uzmana, sanatçıya danışıyorlar mıdır?..

Ancak, kitsch sanat deyince benim aklıma ilk önce, bir zamanların moda duvar halıları gelir. Hani ormanda, dereden su içen geyiklerin olduğu bir duvar halısı vardı ya… O halıyı bir yabancı filmde de görmüş ve çok şaşırmıştım.

Kitsch sanat, ürün, eşya tanımı nerede başlıyor, nerede bitiyor?..

Sahi bunun sınırı neresidir?.. Şimdi, bu yazıyı yazarken Digitürk’ün müzik kanallarından birisi açık ve televizyonun ekranında öyle bir şömine görüntüsü var ki, ekranı bir şöminenin içine koysak, gerçeğinden ayırt edemeyiz. Plazma TV’deki bu görüntüyle, bunun başka bir teknolojik işçilikle yapılıp duvara asılanı arasındaki farkı kim belirleyecek?..

Not: Burada bol bol ‘Kitsch’ deyip durdum… “Kitsch nedir?” diye merak eden okurlarımız için Vikipedi’den aldığım tanımı olduğu gibi paylaşıyorum:

“Kitsch (‘Kiç’ diye okunur) var olan bir tarzın aşağı bir kopyası olan sanatı sınıflandırmak, ifade etmek için kullanılan Almanca bir terimdir. Bu terim ayrıca, kibirli, bayağı bir tada sahip şeylere ve ticari kaygılarla üretilmiş olan banal, rüküş ve sıkıcı ürünlere gönderme yaparken de kullanılır.”

* Bu yazı, HOME&OFFICE CONCEPT dergisinin “Aynen Öyle!” isimli sayfasında yayımlanmıştır. (2012)

* Fotoğraf: İnternetten alınmıştır.