Var mı Adana gibisi!

Hepimizin malumudur. Adana yıllarca adliye haberleri ile anıldı; bu olumsuz haberlerle, televizyonların haber programları ve gazetelerin üçüncü sayfalarının mütemmim cüzü gibiydi. Dışarıdan bakan, Adanalıları sürekli kavga eden, adliyeden başını alamayan insanlar topluluğu sanıyordu.

Nedendir bilinmez… Suç istatistiklerine bakıldığında Adana birçok kentin çok gerisinde olsa da Adana’daki adli bir haber medyada daha çok ilgi görüyor, daha ön sıralarda yer alıyordu.

Son birkaç yılda ise bu durum tam tersine döndü. Adana artık esprili, neşeli, keyifli, bazen fırlama, bazen de ziyadesiyle absürt haberlerle yer alıyor medyada.

Adana artık Türkiye’nin neşe kaynağı, moral merkezi durumuna geldi.

Adana artık Türkiye’nin neşe kaynağı, moral merkezi durumuna geldi.

Türkiye’nin neredeyse tüm kentlerinden yüzlerce, binlerce insan birkaç günlüğüne de olsa Adana’ya gelip, bu kentin hoşgörülü ve özgür havasını teneffüs etmek istiyor.

Adana’da görmeye alışık olmadığımız tur otobüsleri, başlarındaki tur rehberleriyle gezen turist grupları artık günlük hayatın olağan görüntüleri hâline geldi.
Restoranlar, kafeler, eğlence yerleri, sokaklar Türkiye’nin dört bir yerinden gelmiş insanlarla dolu. Kendi kentlerinde yaşayamadıkları sosyal hayatı birkaç günlüğüne, birkaç saatliğine de olsa yaşayabilmek için özgürlüğün ve hoşgörünün başkenti Adana’ya geliyorlar.

Adana’nın imajındaki bu olumlu dönüşümün arkasında ise Adanalıların müthiş yüreğinin yer aldığını düşünüyorum.

Ali Haydar Bozkurt’un başlattığı, Adana’da herkesin desteğini alan ve bu yıl 7’ncisi yapılan Portakal Çiçeği Karnavalı ile yaklaşık 10 yıl önce, Tarihi Kazancılar Çarşısı’nda 30-40 Adanalının girişimiyle başlayan, bugün kentin tamamına yayılan ve on binlerce kişinin katılımıyla aralık ayının ikinci hafta sonu yapılan Kebap Şalgam Festivali; Adana halkının özgürlüğüne düşkünlüğü, bir arada yaşama kültürüne ve engin hoşgörüsüne sonuna kadar sahip çıkması sonucunda gerçekleşiyor.

Adana Valiliği’nin himayesinde ve belediyelerin, odaların da desteğiyle yapılan Lezzet Festivali, Sabancı Tiyatro Festivali, Adana Film Festivali, Çukurova Karikatür Festivali ise Adana’nın bir çırpıda sayılabilen diğer festivalleri…

Bu festivallerin yapılacağı tarihlerde Adana’daki tüm otellerin rezervasyonları aylar öncesinden doluyor, otellerde yer bulamayan konuklar çevre illerin, ilçelerin otellerinde konaklıyorlar.

Adana, hayatını zevkli, keyifli, neşeli, mutlu bir şekilde özgürce yaşamak isteyenlerin tercih ettiği bir kent oldu.

“Adana festivaller kenti oldu” deniyor. Bu söylem yanlış değil belki ama eksik. Adana, hayatını zevkli, keyifli, neşeli, mutlu bir şekilde özgürce yaşamak isteyenlerin tercih ettiği bir kent oldu.

Adanalı, hayatı çok eskilerden beri böyle yaşardı, şimdi konuklarına da yaşatıyor.

Adana dışından gelen dostlarımız biraz da şaşkınlıkla soruyorlar, “Adana gibi yıllardır göç alan, böylesine kozmopolit bir şehirde, on binlerce kişinin sokaklarda sabahlara kadar eğlendiği festivallerde nasıl oluyor da bir tek kavga, taciz, hırsızlık, gasp gibi olaylar olmuyor?” diye. Biz de gurur duyarak şöyle yanıtlıyoruz bu tip soruları:

“Adana sıradan bir Anadolu kenti değil, köklü kent kültürü olan büyük bir şehirdir. Kendi özgürlüğümüz kadar, başkalarının özgürlüklerine ve yaşam biçimlerine de saygı gösterir, hoşgörüyle bakarız. Çünkü burası Adana. Nereden, ne zaman gelmiş olursa olsun, Adana’da yaşayan herkes Adanalıdır ve Adanalı gibi yaşar, hayata da Adanalı gibi bakar.”

Güzel Adana’mızın bu güzel özelliğini gözümüz gibi korumamız gerekiyor.

Türkiye’nin dört bir yanından binlerce insan sadece bu güzel hayatı yaşamak için Adana’ya geliyorsa… Bu güzel kentin, bu güzel hayatın değerini bilelim.
Hayali, “O mâhîler ki deryâ içredir deryâyı bilmezler” der ya… Adanalı öyle değildir; biz içinde yaşadığımız denizi çok iyi biliyoruz ve o denizi çok seviyoruz.

* Bu yazı, HOME&OFFICE CONCEPT dergisinin 71’inci sayısının, “Aynen Öyle!” isimli sayfasında yayımlanmıştır.
* Fotoğraf: İnternetten alınmıştır.