Atatürk Parkı’nda çay vakti

Atatürk Parkı’na her zaman yolum düşmez. Düşse bile, günün koşuşturmacası içinde yanından geçip gider, en sıcak günde bile insana ferahlık veren tarihî çam ağaçlarının altında sekiz on dakika oturup nefeslenemem.

Önceki hafta bir arkadaşımla buluşacaktım; “Atatürk Parkı’na gel,” dedi, “Hem birer çay içer hem konuşuruz.” Son yıllarda, arkadaşlarla buluşma deyince aklımıza ilk önce Starbucks’ın kafeleri geldiği için olsa gerek, önce “Nereden çıktı şimdi Atatürk Parkı,” dedim kendi kendime, sonra “Tamam,” dedim, “Nereye geleyim?..” Arkadaşım yeri tarif etti, saatte sözleştik ve 75. Yıl Sanat Galerisi’nin arkasındaki küçük çay ocağında buluştuk.

Yolu Atatürk Parkı’nın oradan geçenlere tavsiye ederim.

Dev ağaçların koyu gölgeleri altında, sıcak Adana yazlarında vaha gibi kalmış şirin bir çay ocağı… Her yaştan kadın erkek, bi’ sürü insan masalara oturmuş… Kimi arkadaşlarıyla, bağırıp çağırmadan mırıl mırıl sohbet ediyor; kimi tek başına oturmuş bir yandan çayını içiyor, bir yandan meditasyon yapar gibi sakin sessiz, yeşile bakıp gözünü, ruhunu dinlendiriyor; kimi kitabını almış okuyor…

Cumhuriyet Caddesi’nden geçerken zaman zaman görürdüm bu çay ocağını ama hiç gelip oturmamıştım; oturmak bir yana, aklıma bile gelmemişti! Arkadaşımla buluşmamız vesile oldu, geç de olsa keşfettim bu şirin vahayı.

O günden sonra Starbucks’taki buluşmaları bırakıp bu vahaya gelmeye başladım.

Yolu Atatürk Parkı’nın oradan geçenlere tavsiye ederim.

Hayatın koşuşturmacasına kısa bir mola verip ruhunuzu dinlendirmek istiyorsanız, bir çay içimi de olsa uğrayın.