Az kalsın cehenneme gidecektim!

Gözümde canlanır koskoca maziii…

Facebook’taki “Adana’nın Eski Fotoğrafları Grubu”nda paylaşılan bu fotoğrafı görünce yıllar öncesine, çocukluğuma gittim…

İlkokul üç ya da dörtteyim…

Hatırlamıyorum şimdi neden; babamın yanına gitmiştim…

Babam PTT’de çalışıyor; Büyük Postane’de…

Babamın işini bitmesini bekliyorum… Siftiniyorum dairede… Boştaki daktilolarda yazı yazıyorum… Facıt makineyi kurcalıyor, hesap yapıyorum… Zaman geçmek bilmiyor…

Sıkıldım, dışarıya dolaşmaya çıktım…

Boş boş, amaçsızca dolanıyorum Küçüksaat’in, Türk Ticaret’in oralarda…

Tanrıkulu’nun vitrinine, Binbir’deki satranç takımı, küçük elektrik motoru falan… Onlara bakıyorum…

Dolaşırken, zaman zaman Teksas Tommiks falan aldığım büfenin önüne geldim…

“Al olum,” dedi Şeytan, “Adam seni nereden görecek ki?.. Ayıkmaz… Hiç kafanı yorma.”

Lan!..

O ne?!..

Tarkan’ın yeni sayısı çıkmış!.. Hemen almalıyım!..

Ceplerimi yokladım… Tek kuruş para yok!..

Ama almam gerek!

N’apacam lan?!..

O an Şeytan’ın sesini kulağımda, beynimde, kalbimde, velhasıl her bir yerimde hissettim…

“Al olum,” dedi Şeytan, “Adam seni nereden görecek ki?.. Ayıkmaz… Hiç kafanı yorma.”

Tarkan’ın yeni sayısı karşımda… Kâğıdın kokusu dalga dalga burnuma esiyor, derginin kapağındaki renkler ben baktıkça daha da canlanıyor…

Elimi uzattım Tarkan’a… Durdum… Cehennemin ateşleri canlandı gözümün önünde,

Büfenin sahibi içeride; aldığımı görmez bile!.. Görse bile, o dışarı çıkana kadar ben kaçar, Büyüksaat’in oralara varırım Allah’ıma kitabıma!..

Şeytan’ın sesi gene çınladı kulaklarımda…

“Ne düşünüyon olum. Al dedim… Korkma… Al!.. Hayatta yakalayamaz seni… Bana güven.”

Elimi uzattım Tarkan’a… Durdum… Cehennemin ateşleri canlandı gözümün önünde, “Hırsızlık günah olum,” dedim kendi kendime, “Allah günah yazar. Cehennemde yakar!”

Koşa koşa PTT’ye, babamın yanına gittim, “Baba,” dedim, “Bana 75 kuruş verir misin? Tarkan’ın yeni sayısı çıkmış.”

Babam çıkardı bir lira verdi…

Babamın yanından çıktım, büfeye gittim, Tarkan’ı aldım ve büfeciye bir lirayı uzattım. Büfeci paranın üstünü, 25 kuruşu uzattı bana…

Tarkan’ı ve 25 kuruşu alıp, Mestan Hamamı’nın oraya, tatlı yemeye gittim.

Tatlıyı yiyene kadar Tarkan’ın yeni sayısının tamamını okudum bitirdim bir solukta.

Okurken de kendi kendime “Aferin lan,” dedim, “Az kalsın cehenneme gidiyordum… İyi akıl ettim babamdan para almayı… Tatlı da beleşe geldi.”

NOT: Fotoğrafta, köşede (kırmızı arabanın sol yanında) gördüğünüz yeşil büfe, Tarkan çalmaya yeltendiğim, sonra titreyip kendime döndüğüm ve cehennemde yanmaktan son anda yırttığım o büfedir